Güzel ve Etkili
Konuşmanın 10 Temel İlkesi
Konuşma uzmanları, güzel ve etkili
konuşmanın on temel ilkesini belirli başlıklar altında toplamışlardır.
Kuşkusuz, bunlar donmuş, değişmez ilkeler değildir. Ancak bu ilkeleri
yapacağımız bir konuşmayı kendi kendimize değerlendirme, dinlediğimiz bir
konuşmayı eleştirebilme açısından birer ölçüt olarak kullanabiliriz.
Güzel ve Etkili Konuşabiliyor muyuz?
Konuşma, karşılıklı olarak
gerçekleştirilen etkileşimsel bir süreç olduğuna göre güzel ve etkili bir
konuşmanın nitelikleri üzerinde duran konuşma uzmanları da bu sürecin eksiksiz
gerçekleşip gerçekleşmediğine bakarlar. Şöyle ki konuşma karşımızdakinde ya da
karşımızdakilerde bir yankı uyandırma, onları etkileme işi olduğuna göre onlar
üzerinde bunu yapabiliyor muyuz? Konuşmacı olarak beklentimiz gerçekleşmiş
oluyor mu? Söylediklerimizin doğruluğuna ve geçerliğine bizi dinleyenler
inandılar mı? Söylemek istediklerimizi tam olarak iletebildik mi?
Bu ve bunlara benzer sorularla
konuşmamızı değerlendirmek için öncelikle güzel ve etkili bir konuşmada
bulunması gerekli nitelikleri, bu tür konuşmaların dayandığı ilkeleri tanımamız
gerekir.
Güzel ve Etkili Konuşmanın İlkeleri
Nelerdir?
Konuşma uzmanları, güzel ve etkili
konuşmanın on temel ilkesini belirli başlıklar altında toplamışlardır.
Kuşkusuz, bunlar donmuş, değişmez ilkeler değildir. Ancak bu ilkeleri
yapacağımız bir konuşmayı kendi kendimize değerlendirme, dinlediğimiz bir
konuşmayı eleştirebilme açısından birer ölçüt olarak kullanabiliriz.
1) İyi Bir Konuşma Yıkıcı Değil,
Yapıcıdır:
İnsanları etkilemede önemli araçlardan
biridir konuşma. Bu etkileme onların duygularını kamçılama, yanlış yönlere
yöneltme biçiminde olmamalıdır. İster halk ya da topluluk önünde konuşalım
ister arkadaş, eş dost çevrelerinde; bizi dinleyenlerin inançlarını, değer
yargılarını göz önünde bulundurmalıyız. Bunları hiçe sayan ya da yadsıyan bir
konuşma, tepkilere yol açar. Elbette ki her konuşmanın, bir iletisi (mesajı)
vardır. Dinleyicilerimizi belli bir görüşe, belli bir davranışa eriştirmek
isteriz. Bunun için de onların duygularını sömürmekten, özellikle kaçınmalıyız.
Dinleyenleri avlamaya, gerçekleri bir yana atıp salt duygulara yönelen bir
konuşma, yapıcı bir nitelik taşımaz. Yapıcı konuşma, dinleyicilerin
inançlarını, değer yargılarını, düşüncelerini olumlu bir yönde değiştirmeyi
amaçlar.
2) İyi Bir Konuşma, İlginç ve Değerli
Konuları Kapsar:
Seçeceğimiz konu, hem kendimiz için hem
de dinleyicilerimiz için ilginç olmalıdır. Açık bir gerçektir ki ilgi
duymadığımız bir konuda rahatça konuşamayız. Üzerinde
konuşabileceğimiz konular sayısızdır.
Söz gelimi, günlük olaylar, yurt ve dünya
sorunları, hayaller, umutlar, düşler, korkular gibi. Bunlar, herkesin ilgisini
çekecek nitelikteki konulardır. İki kişi bile bir araya geldiğinde söz dönüp dolaşıp
bunlardan birine gelir. Konuşmanın düzeyini belirlemede de seçilen konunun
büyük bir payı vardır.
3) İyi Bir Konuşma, Konuşmacının Kişiliği
ile Bütünleşir:
Konuşmacının kişisel nitelikleriyle
konuşma arasında sıkı bir etkileşim vardır. Söz gelimi, yalancılığı,
ikiyüzlülüğü herkesçe bilinen birinin "yalancılığın kötülükleri"
üzerinde yapacağı bir konuşma, kimseyi inandırmaz. Bunun gibi, konuşmacının
kişisel görünüşüyle sözleri arasında da bir bağlantı kurmak ister dinleyici. Bu
yönden, konuşmanın inandırıcılığında konuşmacının kişiliği önemli etkenlerden
biridir.
4) İyi Bir Konuşma, Belli Bir Amaca
Yönelir:
Yalın bir tanımla amaç, dinleyiciler
üzerinde konuşmacının bırakmak istediği etkidir. Dinleyicilerimize neyi vermek
istiyoruz? Onları neye, hangi gerçeğe yönelteceğiz? Konuşmamız süresince bu
soruları göz önünde tutmak zorundayız. Bir amaca yönelmeden yapacağımız
konuşma, dağınık, etkisiz kalacak, dinleyicilerimizde bir karşılık
uyandırmayacaktır.
5) İyi Bir Konuşma, Konuşmayı Etkileyen
Etkenleri Çözümleyerek Oluşur:
Konuşmayı etkileyen etkenler şunlardır:
Konu, dinleyici, ortam ve konuşmacı. İyi
bir konuşma yapabilmek için bu öğeleri ayrı ayrı, bir bütün olarak
değerlendirmeli, çözümlemeliyiz. Üzerinde konuşacağımız konunun boyutları
nelerdir? Dinleyicilerimiz yönünden önemi nedir? Kimler için konuşacağız?
Konuşacağımız kişilerin toplumsal, kültürel, ekonomik durumları, yaş, cinsiyet
özellikleri nedir? Nerede, ne kadar süreyle konuşacağız? Konuşmacı olarak kendi
durumumuz nedir? Bu soruların üzerinde durup bir bütün olarak bunları
değerlendirmemiz gerekir. Konuşmamızı düzenleme, hazırlama aşamasında bu
soruları göz önünde tutmazsak başarılı konuşma yapamayız.
6) İyi Bir Konuşma, Sağlam Bir Konuşma
Yöntemi Üzerine Kurulur: Yöntemimizi, amacımıza ve konuşma ögelerini
değerlendirmemize göre seçeriz. Genellikle konuşmalarda dört ana amaç ve bu
amaçlara yönelik dört ana yöntem vardır: Tartışma, savunma, öğretme ve
duyguIandırma. Amaçla yöntem arasındaki bağlantıyı kurmak, başarılı bir
konuşmanın ön koşullarından biridir.
7) İyi Bir Konuşma, Dinleyicilerin İlgi
ve Dikkatini Toplar:
Hangi konuda olursa olsun, ilgi ve dikkat
dağıldığı zaman iletişim de durur. İlgi ve dikkatin diri, canlı kalması da
dinleyicilerimizi bilinçlendirmeye, onların meraklarını ayakta tutmamıza
bağlıdır. Başka bir deyişle, onları bizi dinlemeye, söylediklerimizi bizimle
paylaşmalarını sağlamaya bağlıdır. Bu da öncelikle dinleyicilerimizi iyi
tanımakla, söylediklerimizle onların ilgileri arasındaki bağlantıyı kurmakla
sağlanır.
8) İyi Bir Konuşma, Sağlam Bilgilere
Dayanır:
Hangi konuyu seçersek seçelim, o konu
üzerinde rahatça, doğal bir biçimde konuşabilmemiz, konunun gerektirdiği
bilgileri, araç ve gereçleri edinmemize bağlıdır. Düşüncelerin dinleyicilere
etkisiz ve etkili bir biçimde aktarılması salt sözcüklerle, sözel simgelerle
olmaz. Bunları konunun ve durumların gerektirdiği gereçlerle de somutlaştırmak
gerekir. Varsayalım ki "köylerden kentlere göç" olayı üzerinde
konuşuyoruz; kullanacağımız sayılar, resimler daha çarpıcı, daha etkili kılar
konuşmamızı. Çünkü konuşma, görsel ve işitsel simgelerle oluşturulan bir
iletişim işidir.
9) İyi Bir Konuşma, Etkili Bir Ses Tonu,
El ve Yüz Hareketleri Gerektirir:
Etkili bir ses tonuna dayanmayan, el ve
yüz hareketleriyle beslenip renklenmeyen bir konuşma, ölü bir konuşmadır.
Sözcüklerin anlam ve duygu yükü, ses tonumuz, el ve yüz hareketlerimizle
zenginleşir. İnsan sesinin değişik biçimler, boyutlar kazanması yönünden
oldukça geniş olanakları vardır. Bu olanaklardan yararlanarak iletmek istediğimiz
düşünce ve duyguları canlı kılabiliriz. Başka bir deyişle sözü, göze ve kulağa
daha iyi iletebiliriz. Bu da konuşmamızın başarısını artırır.
10) İyi Bir Konuşma, Canlı Bir Dil,
Hareketli Bir Üslup Gerektirir:
Konuşma, geniş anlamda sözlü bir iletişim
biçimidir. Böyle olunca temel aracı sözcüklerdir. Canlı, diri, amacımıza uygun
sözcükleri seçme, bunları cümle içinde yerli yerine yerleştirme, her birinin
ses ve anlam hakkını vererek doğru söyleme, konuşmamızın etkisini, güzelliğini
artırır. Cümlelerimiz için de bu böyledir. Kısa, yoğun, hareketli cümleler
kurma, bunlar arasındaki geçişleri doğal bir biçimde sağlama, anlatışımızı
canlılaştırır.
Bu on temel ilke, güzel ve etkili
konuşmanın belirleyici özellikleridir. Bir konuşmayı, bu ilkelerin doğrultusunda
değerlendirirsek, onun başarısı üzerinde bir sonuca ulaşabiliriz.
Öyleyse bu ilkeleri kendi konuşmalarımıza
uygulamaya çalışmak, bunlara ne ölçüde uyup uymadığımızı araştırmak,
konuşmamızı geliştirmenin ilk adımıdır. Ne var ki saptanan bu on temel ilke,
güzel ve etkili konuşmanın temel noktalarıdır. Bunlar, kendi içlerinde de
birtakım temel noktaları içermektedir. Söz gelimi, konuşmanın öğeleri olan
dinleyici, konuşma ortamı, konuşmacı; konuşmanın hazırlanışını içeren amacımızı
saptama, amacımıza göre konuşma türleri ve yöntemleri, konuşmanın gerektirdiği
bilgi ve verilerin toplanması, konuşmanın düzenlenmesi (planlanması; konuşmanın
sunuluşunu kapsayan) sunma, bedensel davranışlar, sesin idaresi, konuşmada
seçilecek dil ve anlatımın özellikleri... gibi.
Görülüyor ki konuşma da bir sanattır. Bu
sanatın uzun deneyimler sonunda elde edilen ilkelerini, kurallarını tanır,
bunları bilinçle uygularsak konuşmamızı geliştiririz.
Bir kez daha belirtelim ki güzel ve
etkili konuşma sanatı, doğuştan getirilen Tanrı vergisi değildir. Bu,
denemelerle, çalışmalarla sonradan kazanılan bir beceridir. Deneyerek,
çalışarak, konuşma güçlüklerinin, özürlerinin kolayca üstesinden gelebiliriz.
Sesimize, sözümüze egemen olabiliriz. Hiçbir bedensel özrü olmayanları bir yana
bırakalım, bugün nice kekemeler bile çalışarak kekemeliği yenmekte, güzel ve
etkili konuşma sanatının inceliklerini öğrenmektedir. Yeter ki bu öğrenme
isteğini duyalım...
Kaynak :
"Türkçenin Doğru Kullanımı
(İletişim, Etkili Konuşma, Yazma Ve Okuma Kılavuzu)", Genelkurmay Askerî
Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, (2007) ANKARA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder